Tıp Hukuku

Her insan insani değerlere uygun olarak sağlıklı ve kaliteli yaşama hakkı olduğu tartışılmaz gerçektir. Bu gerçekliğin önemi zamanla kavranmıştır.

Lizbon Hasta Hakları Bildirgesinin 1981 yılında yayınlanması ile hasta hakkı kavramı dünya kamuoyunun gündemine gelmiştir. Zamanla bu alandaki düzenlemelerin gerçek anlamda ihtiyaç olduğu hususu kabul görmüştür. Bu fikrin yaygınlaşması ile de söz konusu  bildirge ülkemiz tarafından da kabul edilmiş ve Türk Tabipler Birliği tarafından yayınlanan hasta haklarının geliştirilmesine yönelik bildirge ile de daha kapsamlı hale getirilmiştir. Tabipler Birliği tarafından yayınlanan bildirgenin esas amacı ise, doktor-hekim ile hasta arasındaki iletişimin etik kurallar içerisinde gerçekleşmesi ve her insanın sağlık hizmetlerinden yararlanması şeklindeydi.

            Hem doktor hem de hasta haklarının karşılıklı korunmasına dayanan 3359 Sağlık Hizmetleri Temel Kanunu ve çıkarılan yönetmelikler doktor ile hasta arasındaki ilişki şekli ve  her iki tarafın sahip olduğu haklar ve sorumluluklardan detaylı olarak bahseder. Buna göre her hastanın doğru bilgi alma, doktorun hastayı bilgilendirme, herhangi bir ameliyat veya muayene sırasında hastanın ihtiyaç duyduğu bilgileri verme gibi hak ve sorumluluklar vardır.

Sağlık sektöründeki faaliyetlerden kaynaklanan sorunların çözümünde ilgili hukuksal sürecin başlatılması ve yürütülmesi bakımından,

Yine hasta ve hekim hakları,

Hasta haklarına aykırı olarak doğan hatalı tıbbi uygulamalara karşı maddi – manevi tazminat davası, ceza davası açılması vb şeklindeki hukuki sürecin başlatılması ve etkin bir şekilde takibi,

 Özel hastane ve polikliniklerin kuruluşu, işleyişi vb. hakkında hukuki danışmanlık ve hastane vekilliği ile,

Sağlık hukuku alanındaki diğer tüm uyuşmazlık ve dava konularında en iyi sonucu alabilmek için etkin hukuki destek alınması ciddi önem arz etmektedir.